Hayatımın büyük bir kısmında hep oluruna odaklı olmuşumdur. Olmazlara takılmadan yürümenin sihri de hep benimle olmuştur.
İlk kez 2007 yılında standart metnini önüme alıp, saatler boyunca başından kalkmadan tekrar tekrar okuduğum ISO 9001:2005 Kalite Yönetim Sistemi kitapçığı da beni bu sihre inandıracak kadar etkileyiciydi; Bir an önce fabrikaya gidip öğrendiklerimi tatbik etmek için heyecanlıydım.
İlk sistem kurulumunu 2007'de, ilk baş denetçi eğitimini 2009'da, ilk KYS eğitmeliğini ise 2010'da yaptım. 2024'e girdiğimiz şu günlerde ISO ailesi ile tanışalı tam 17 yıl olmuş. Mutluluk verici.
Bu süre zarfında, gerek özel gerekse kamusal alanda sayısız kurulum, denetim ve eğitim programı içinde yer aldım. Yegane amacım ise kalite kültürünü dokunduğum insanlara aktarabilmek idi.
Her zaman sürekli gelişim ilkesi ile bu alanda kaldım ve kalmaya devam ediyorum.
Maslow'un ihtiyaçlar piramidine göre, kendimi pazarlamaya ihtiyaç duyduğum yıllar çok eskide kaldığı için rahatlıkla bunları sizinle paylaşabilirim diye düşünüyorum. Yine de küstahlık etti isem bağışlayın.
Gelelim makalemizin başlığı olan hususa; Kimler Baş Denetçi Olmamalı?
Malumunuz olduğu üzere pandemi ile birlikte, uzaktan eğitim metodu hayatımıza hızlı bir giriş yaptı. Bizler de bu değişime görece ayak uydurduk. Elbette zaman mekan ve maliyet açısından bu metod tartışmasız şekilde avantaj sağlıyor.
Bu gelişme, bilginin ulaşılabilirliğini artırmakla birlikte, kıymetini de bir o kadar azalttı. Doğanın değişmez kanunu "Az Olan Kıymetlidir" idi. Lakin bu bilgi bolluğu döneminde, vasatlaşan talebe vasatlaşan arz eşlik etti.
İnsanlar konuyu basite aldıkça, kalite bazlı değerlendirme yerine, ulaşılabilirlik bazlı derecelendirme hakim oldu.
Sosyal medyada kedi videosu izlerken, akışta karşılaştığı bir eğitim programını üç kuruşa satın alarak, okumadan dinlemeden sınavsız kayıtsız küreksiz şekilde ve elbette E-devlette göründüğü en karizmatik hali ile o reklamdaki ünvanı kazandığını düşünen bir kitle oluştu.
CV'ler doldu taştı. Artık, ortamlarda hava atılabilecek bir ünvanı vardı; Baş Denetçi...
Tabi insanları bu havaya sokan en büyük unsur ise telefonun diğer ucundaki sözde eğitim uzmanı idi... Kim ararsa arasın, tahsiline, branşına, deneyimine, kaşına gözüne bakmadan sattı geçti A4'leri. Elbet E-devlet onayı arkasında idi... Bir belge E-devlette görünüyor ise işlem tamam idi...
O işlerin öyle olmadığını, gittiği ilk mülakatta anlamış idi. Artık çok geç idi...
Eğitiminin kimin hazırladığı, o kimsenin bu alanda ne kadar kalem salladığı, kendine "Baş Denetçi eğitim kurumuyuz" diyenlerin, bir diğer eğitim kaleminin aşçılık olduğu yerlere verdiği paralar pul, mülakata giderken kurduğu hayaller buhar olmuş idi...
Namı değer Tosuncuğun çiftlik bankına, bir verip üç almak isteyenlerin sonu da aynen böyle olmuş idi...
Sözün özü, bu alanda parayı veren düdüğü çalamaz. Dersini almadığı, sınavından geçmediği, akreditasyonu olmayan firmaların peynir ekmek gibi sattığı belgeler ancak duvara süs olur. Süs yapılmasına lafımız yok lakin Baş Denetçi oldum deyi salınmalarınadır sitemimiz; Satanların da ticari ahlakına...
Malumunuz olduğu üzere kurucusu olduğum bir eğitim kurumunda, bizler de bu eğitimleri sunuyoruz. Lakin her telefonu açana iban göndererek değil, kişinin bu eğitime uygunluğunu, bu eğitimlerin kişiye katabileceklerini, katılan değerleri kişilerin nasıl kullanabileceklerini göz önüne alarak ilerliyoruz... Bu nedenle de resmi web sitemizde "En son bizi arayın" diyoruz.
Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim. Umuyorum ki adaylar "Baş Denetçi" olma hayalleri kurarken, hem kendilerini hem de eğitim kurumlarını detaylı bir şekilde araştırarak ilerlesinler.
Telefonun ucundaki kişi, arayanlara sadece durmak istenileni söylüyorlar ise duvara süs almak üzere olduklarını anlasınlar.
Velhasıl, kaliteyi henüz eğitim aşamasında dahi tanıyamayanlar Baş Denetçi Olmasınlar...
Kalın sağlıcakla.
MBA - PhD Cand.
Kariyer Enstitüsü A.Ş. Kurucu Ortağı
Kıdemli Baş Denetçi - Eğiticinin Eğitmeni
Makalenin Kaynağı: Mehmet Erdem TOKUŞ Resmi Web Sitesi